“Simple future tense nedir?” sorusuna şöyle cevap verebiliriz: Türkçede gelecek ile alakalı olaylardan bahsederken kullandığımız gelecek zamanın İngilizcedeki karşılığı “simple future tense”tir. Türkçede “-acak”, “-ecek” olarak seslendirilir.
Gelecek zaman İngilizce konu anlatımı kitaplarında “shall” yardımcı fiili de “will” gibi kullanılabilse de sadece “I” ve “we” zamirleriyle kullanılıp, daha çok karşı tarafa bir şeyler teklif ederken kullanılan bir yapı olarak günümüzde hayatını devam ettirmektedir. Örnek: Shall we go? (Gidelim mi?).
Genel olarak gelecek ile ilgili o anda akla gelen ve önceden planlanmamış olaylardan bahsederken ve kişisel görüşe dayanan tahminleri aktarırken kalıp olarak “will” kullanılır.
Gelecek ile ilgili daha önceden planlanmış olaylardan bahsederken “to be + going to” kalıbı kullanılır (to be = am/is/are).
Konuşma anında aklımıza gelen ve gelecekte meydana gelecek bir olayı aktarırken “simple future tense” kullanılır.
Örnek:
I’ll go for a walk.
Yürüyüşe gideceğim.
You’ll catch a cold.
Üşüteceksin.
Herhangi bir kesinliğe dayanmayan ancak kişinin kendi görüşlerini yansıtan cümleler kurarken “simple future tense” kullanılır.
Örnek:
It seems like it will rain tomorrow.
Öyle görünüyor ki yarın yağmur yağacak
You have that capacity, I believe you’ll make it.
Sende o kapasite var; inanıyorum ki başaracaksın.
He didn’t study well yesterday, I think he won’t pass the exam.
O dün iyi çalışmadı; bence sınavı geçemeyecek.
Bir işin yapılması daha önceden planlanmış ise ve olayın gerçekleşmesi çok büyük bir ihtimal ise“simple future tense” kullanılır.
Örnek:
I have a bus ticket for tomorrow. I am going to go to Istanbul at 10:00 pm tomorrow.
Yarın için otobüs biletim var. Akşam 10’da İstanbul’a gideceğim.
We are going to meet 2 days later at the same time.
İki gün sonra aynı zamanda buluşacağız.
It’s getting late. I am afraid we are not going to arrive on time.
Geç oluyor. Korkarım zamanında varamayacağız.
“Will”i şahıs zamirleriyle birlikte kullanırken kısaltma yapabiliriz.
Örnek:
I will -> I’ll
You will -> You’ll
They will -> They’ll
“It” zamirinde kısaltma yapılmamaktadır. “It will” sadece bu şekilde kullanılır.
“Am/is/are + going to” kalıbı zamirlerine göre kısaltılabilir.
Örnek:
I am -> I’m
You are -> You’re
He is -> He’s
They are -> They’re
Örnek:
I’ll study English.
Ben İngilizce çalışacağım.
You’ll go to school.
Sen okula gideceksin.
He’ll play basketball.
O basketbol oynayacak.
She’ll become a very good dancer.
O çok iyi bir dansçı olacak.
It will eat meat.
O et yiyecek.
We’ll watch TV tomorrow.
Biz yarın televizyon izleyeceğiz.
You’ll do your job perfectly or you’ll get fired.
Ya işinizi mükemmel yapacaksınız ya da kovulacaksınız.
They are going to open their windows at 7:00 am sharp.
Onlar pencerelerini tam 7’de açacaklar.
“Simple future tense”te cümleler olumsuz yapılırken fiil 1. hâlini korur ve herhangi bir değişikliğe uğramaz. “Will” -> “won’t”a dönüşür, “going to” kalıbı ise “to be” yardımcı fiillerinden sonra “-not” ekini alarak olumsuz anlam verir.
Örnek:
I won’t study English.
Ben İngilizce çalışmayacağım.
You won’t go to school.
Sen okula gitmeyeceksin.
He won’t play basketball.
O basketbol oynamayacak.
She won’t dance at the party.
O, partide dans etmeyecek.
We won’t watch TV tomorrow.
Biz yarın televizyon izlemeyeceğiz.
They are not going to open their windows at 7:00 am sharp.
Onlar pencerelerini tam 7’de açmayacaklar.)
“Simple future tense”te soru cümlelerinin kalıbı şu şekildedir:
Örnek:
Will I study English?
Ben İngilizce çalışacak mıyım?
Will you go to school?
Sen okula gidecek misin?
Will he play basketball?
O basketbol oynayacak mı?
Will she dance at the party?
O, partide dans edecek mi?
Is it going to eat only meat?
O sadece et mi yiyecek?
Will we watch TV today?
Biz bugün televizyon izleyecek miyiz?
Are they going to open their windows at 7:00 am sharp?
Onlar pencerelerini tam 7’de açacaklar mı?
Örnek:
Won’t I study English?
Ben İngilizce çalışmayacak mıyım?
Won’t you go to school?
Sen okula gitmeyecek misin?
Won’t he play basketball?
O basketbol oynamayacak mı?
Won’t she dance at the party?
O, partide dans etmeyecek mi?
Won’t it eat only meat?
O sadece et yemeyecek mi?
Aren’t they going to open their windows at 7:00 am sharp?
Onlar pencerelerini tam 7’de açmayacaklar mı?
Merhaba! Ben anadili Türkçe olan biriyim. Türkçe'den İngilizce'ye ve İngilizce'den Türkçe'ye çeviriler konusunda geniş bilgi birikimine sahibim.